http://amontessorihome.blogspot.com/search/label/Montessori |
Burada da Nuran Hanım'ın oğlu için yaptığı düzenlemeyi görebilirsiniz. Evi oğlu için işlevsel bir hale getirmiş.Tüm bu düzenlemeler sayesinde çocuğun daha özgür, huzurlu ve özgüvenli olması amaçlanıyor aslında. Ben de evde Rüzgar için uygun bir yaşam alanı yaratmaya çalışıyorum ve gerçekten istediklerine ulaşabildiğinde daha huzurlu olduğunu gözlemliyorum. Çevremizde sıkça rastladığımız, yaygın olan bir inanış ise çocuğa uygun bir düzenleme yapmak yerine bolca ‘hayır’ demenin uygun olacağı şeklinde.‘ Ben çocuğumu büyütürken hiçbir şeyi ortadan kaldırmadım’ cümlesini duymuşuzdur. Bu sayede çocuğun kuralları öğreneceği ve onun bizim dünyamıza uyum sağlaması gerektiği varsayılıyor. Aynı zamanda çocukla otorite savaşına giriliyor. Bu süreçten galip çıkan anne, kurallarını benimsettiği için kendisiyle gurur duyarken, bolca hayırla çocuğun bağımsızlık ve kendini ortaya koyma sürecini sekteye uğrattığını fark etmiyor bile.
Montessori’nin üzerinde durduğu noktalardan birisi de çocuğun vakit geçirdiği malzemeler. Doğal malzemelerin özellikle ahşabın kullanımını önemsiyor. Zaten çocukları gözlemlediğimizde gerçek yaşam malzemelerine ve bizim evde kullandığımız birçok araç gerece, klasik oyuncaklardan daha düşkün olduklarını görmüyor muyuz? Kendi boyutlarına uygun ama gerçek tabak, çatal, bardakla yemek yemeleri, tencere, tava, mandal v.b. eşyaları kullanmaları aynı zamanda hayata hazırlık yapmalarını sağlıyor. Çocuklar bizim ‘iş’ olarak gördüğümüz birçok aktiviteyi yapmaktan keyif alıyorlar. Peki biz onlar için hangi ‘işleri’ oyuna dönüştürebiliriz? Örneğin ayakkabı boyamak, çiçek ekmek ve sulamak, çamaşırları çekmeceye yerleştirmek ya da almak, kovayı bir yerden bir yere taşımak dört beş yaşındaki bir çocuk için eğlenceli aktiviteler olabilir, iki üç yaşlarındaki bir çocuk ise biz çamaşır ya da bulaşık makinesini boşaltırken kolaylıkla bize yardım edebilir. Rüzgar henüz 17 aylık olmasına rağmen, makineleri boşaltmak konusunda o kadar hevesli ki, yıkama işleminin bittiğini belirten ‘bip’ sesini duyması bile heyecanlanması için yeterli oluyor. Aktiviteler sınırsız aslında, evde yapılacak herhangi bir iş yaşlarına uygun olduğu sürece ilgi alanlarına girecektir.Bize düşen, bu süreçte evdeki gerçek malzemelere ( tehlike içermediği sürece) ulaşmalarına fırsat vermek, oyuncaklarını ise işlevsel, doğal malzemelerden seçmeye çalışmak olabilir.
Montessori oyun oynarken neler yapılabileceği konusunda da birçok yol gösteriyor. Örneğin, çocuk gelişim dönemine uygun ve bizim onun için özenle seçtiğimiz materyallerle ilgilenirken, olabildiğince sessiz kalmamız ve sessiz sakin bir ortam yaratmamız konsantrasyonlarını bozmamak açısından önemli.Ortamın sessizliği kadar, çok sayıda oyuncağa aynı anda maruz kalınmaması da önemli konsantrasyonu sağlamak için. İlgilenmesini istediğimiz materyalleri dönüşümlü olarak ortaya çıkarmak iyi bir yol olabilir. Çocuk bir aktiviteyle ilgilenirken söylenen yerli yersiz ‘aferin’ler çocuğun keyif aldığı bir aktiviteyle meşgulken dikkatlerini dağıtabileceği gibi bir zaman sonra sadece ödül almak için o eylemi yapmalarına sebep olabilir. Bizim için bir işi doğru yapıyor olmaları önemli olabilir ama çocuklar için sonuçtan çok süreç önemlidir. Bir işle meşgulken o süreçten keyif alıyor olmaları yeterli aslında.
Daha önce ulaşabilecekleri alanlara oyuncaklarını ya da malzemelerini koymanın öneminden bahsetmiştim. Böyle bir düzenlemeyle zaten istediği oyuncağa isteği zaman ulaşabilen bir çocuk, ne kadar süreyle ilgileneceğini de kendisi belirleyecektir. Montessori’ye göre çocuğun bir aktiviteye dair enerjisi ve ihtiyacı tükendiğinde diğerine geçer. Zorlamaya, aceleye sevk etmeye gerek yoktur. Bazen, onun hayatını kolaylaştırdığımızı düşünerek müdahil olduğumuzda ve ‘dur bakayım sen alamazsın ben vereyim’ ya da ‘dur sen yapamazsın ben senin yerine yaparım’ dediğimizde kendine güven ve bağımsızlık yolunda attıkları ilk adımları engellemiş oluyoruz. Özellikle bizim kültürümüzde ‘iyi annelik’ kavramı kol kanat germek, üstüne titremek, onun yerine toplamak, yedirmekle özdeşleşmiş durumda. Oysa özgür, kendi kendine yetebilen çocuklar için denemesine, düşüp kalkmasına, döküp saçarak yemesine fırsat vermek iyi olmaz mı?
Montessori’ye dair söylenecek, anlatacak çok şey var. Diğer alternatif eğitim modelleri gibi O da, sadece bir eğitim sistemi değil yaşam felsefesi sunuyor bize. Ama özünde ‘proje çocuklar’ değil mutlu, özgür, kendine yeten çocuklar yetiştirmekten bahsediyor. Aslında hepimiz bunu istemiyor muyuz?
Montessori Yöntemi’ni daha yakından tanımak için:
Çok kapsamlı ve aydınlatıcı bir yazı olmuş.Elinize sağlık , teşekkürler...
YanıtlaSil