16 Mart 2013 Cumartesi

Düştüm ama acımadı ki!

Geçen gün parkta yaklaşık üç yaşlarında bir çocuk koşarken yere düştü.  Neyse ki bir şey olmadı ama canının acıyacağı sertlikte bir düşüştü. Hızlıca yerden kalktı ve annesine koşup ‘hiç acımadı ki’ deyip üstünü başını temizlemeye başladı. Annesi de acımamasını onayladı ve ‘sen kocaman oldun artık acımaz tabi’ diyerek oğluna karşılık verdi. Oysa çocuğun gözlerindeki ifade hiç de acımadığını göstermiyordu. Daha çok acısını gizlemeye çalışan bir çocuk gördüm ben. Peki, neden acısını gizleme gereği duymuştu? Küçücük yaşında bunu nereden öğrenmişti?
Çocuklar doğdukları andan itibaren farklı şekillerde duygularını dile getirmeye başlarlar. Birinci yaşına kadar acıktığında, altı ıslandığında, uykusu geldiğinde ve mutlu olduğunda hissettiklerini ağlayarak ve gülümseyerek ifade etmeyi öğrenir. Eğer duygularına karşılık alıyorsa duygularını daha da çok ifade etmek ister. İki-üç yaşlarında ise duygusal gelgitler sıklıkla yaşanır. Ani duygusal değişimler gelişlimin de olağan bir parçasıdır aslında. Hayatı keşfederken farklı olaylar farklı şeyler hissettirir ve hızlıca da değişir. Daha sonraki dönemde hem ifade edilen hem de hissedilen duyguların yelpazesi genişler. Daha çok duygu daha çok sözcükle ifade edilmeye başlanır. Okul öncesi dönemde ise artık başkalarının da ne hissettiğine dair empati yapabilme becerisi gelişmeye başlar.
Doğal akışına bıraktığımızda hızlıca ve kolaylıkla duygular ifade edilir ama çoğunlukla işler doğal akışında ilerlemez. ‘Ayıplar, doğrular ve yanlışlar’ çocukların peşini bırakmaz. Olumlu duygular ifade edildiğinde çoğunlukla işler yolundadır ama öfke, kıskançlık ve acının ifade edilmesinden büyükler her zaman hoşlanmaz. Özellikle de okul öncesi dönemde çocuk duygularını yeni keşfetmeye başladığı ve olur olmaz (!) yerde ifade etmeye çalıştığında...  Biz yetişkinler olumsuz duygularımızı, bazen de olumlu duygularımızı, törpülemeyi ya da bunları gizlemeyi öğrenmiş olarak yetişkinler dünyasına adım atarız çoğu zaman. Oysa küçük çocuklar doğal akışında iyi ya da kötü diye nitelendirmez sadece hissederler. O nitelendirmeyi biz yaparız. ‘Sus ayıp yemek sevilmez mi?’, ‘Bak şimdi hiç oldu mu arkadaşımı istemiyorum denir mi?’, ‘ Acımaz acımaz geçmiştir o, bakayım, aa hiçbir şey yok.’ Çocuğun aldığı mesajlar şöyle olacaktır: ‘Demek ki ben ne hissettiğimi anlamıyorum.’ ‘Korkumu, acımı, öfkemi ifade etmemeliyim.’
Oysa duygularını ifade edebilmek, sahiplenmek sağlıklı gelişimin bir parçasıdır. Bastırılan duygular ilerleyen zamanda başka sorunlara yol açar. Bazen gerçekten bizi zorlayan zamanlarda duygularını dile getirebilirler, onlar adına mahcubiyet hissedebiliriz belki ama bu yetişkin düşünme şeklinin ürünüdür. Onların küçük yaşta ihtiyacı olan tek şey ifade edebilmek ve anlaşıldığını hissetmektir. Canım acıdı diyorsa acımıştır, korktum diyorsa korkmuştur, sevmedim diyorsa sevmiyordur. Yaşına ve gelişim dönemine göre bu duygular hakkında konuşmayı önerebiliriz.  ‘Korktuğunu görüyorum,bununla ilgili konuşmak ister misin?, ‘Burayı sevmediğini duyuyorum, nesi hoşuna gitmedi’ gibi cümleler çocuğa anlaşıldığını ve duygusunun kabul gördüğünü hissettirir.
Bazı çocuklar mizacı gereği duygularını daha az ifade ediyor olabilir. Onların duygularına ulaşmanın bir yolu da kendi duygularımızdan bahsetmektir. Çocukların en çok model alarak öğrendiğinden bahsetmiştim daha önce. Eğer biz duygularını pek rahat ifade edemeyen yetişkinlersek çocuklarımız da bunu öğrenmiş olabilir. Eğer gerçekten bizim canımız acımışsa ‘kapıya vurdum ve elim acıdı, canım yandı’ diyebiliriz,  gerçekten o gün sinirliysek gizlemeye çalışmak yerine ‘bugün çok sinirlendim’ diyebiliriz, üzgünsek üzüntümüzü ve mutluluğumuzu ve sevgimizi  dile getirmeyi deneyebiliriz.
Birkaç yöntem de oyun oynayarak denenebilir. Kitap okurken ya da çizgi film seyrederken oradaki karakterlerin duyguları hakkında konuşabilir ya da izlerken/ okurken çocuğumuzun ne hissettiğini sorabiliriz.  Çeşitli duyguları gösteren yüz ifadesi kartları oluşturup, bunlar üzerinde konuşabiliriz. Biraz daha büyük çocuklara bir tema verip bu duyguyu canlandırmasını isteyebiliriz.
Aslında çocukların duygularını ifade edebilmesi yetişkin olduklarında sağlıklı bir gelişim göstermelerinin temel ini oluşturur. Uygun bir ortam sağlandığında çocuklar kolaylıkla duygularını ifade etmeyi ve sahiplenmeyi öğrenirler zaten. Düştüğünde canının acıdığını gizleyen değil acıdığını kabul eden bir çocuk olmak, yetişkin olduğunda hislerini kabul eden, ifade eden bireyler olmayı kolaylaştırır. Duygularını ifade etmekte zorlanan yetişkinler de bir sonraki yazımın konusu olsun.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...