13 Kasım 2011 Pazar

Çocuk Yetiştirmeye Alternatif bir Bakış: Montessori Yöntemi


Alternatif sözcüğünün bana hissettirdiği şey, elimizdekiyle yetinmemiz gerekmediği, bir yerlerde bir farklılık, değişiklik olduğu. O yüzden de alternatifler heyecan verici ve merak uyandırıcıdır benim için. Konu eğitim olunca da durum pek farklı değil aslında. Alternatif eğitim denilince var olan, geleneksel eğitim anlayışından farklı bir şeyler olduğu kastediliyor. Yani, bu eğitim modelleri tepeden inme, dayatmacı, ezberci değil. Farklı seçenekler sunuyor, çocuğun doğasına ve öğrenme gücüne saygı duyuyor, var olan potansiyelin ortaya çıkmasına fırsat veriyor. Kulağa hoş geliyor değil mi? Pratikte bu eğitim sistemlerinin çok yaygın olduğunu düşünebiliriz ama durum pek de öyle değil. Teorik olarak kulağa hoş gelen alternatif eğitim, pratikte hala, geleneksel eğitim anlayışı kadar yaygın değil. Özellikle Türkiye’de baskın şekilde geleneksel eğitim anlayışını görmek mümkün. Bunun sebepleri başka bir yazının konusu olabilir.
Bu yazıda bahsetmek istediğim beni en çok etkileyen alternatif eğitim sistemlerinden birisi olan Montessori eğitimi. Montessori eğitimiyle tanışmam birkaç sene öncesine rastlıyor. Eğitim hayatımda bu tanışıklığı yaşamamış olmam üzücü olsa da neyse ki tanıştıktan sonra beni çabucak ve derinlemesine içine aldı. Annelik sürecim, öğrendiklerimi uygulamak için fırsat sundu bana. Denerken keyif aldım, heyecanlandım ve öğrenme isteğim daha da arttı. Özel hayatıma birebir uyarladığımı söyleyemem ama ilham aldığım ve derinden etkilendiğim bir gerçek.
Öncelikle bu yöntem nasıl ortaya çıktı bir bakalım. Eğitim sistemine ismini veren, İtalya’nın ilk kadın tıp doktoru ve eğitimci Maria Montessori’nin (1870-1952) zihinsel engelli çocuklarla çalışırken kullandığı, etkinliğini gördüğü yöntemleri daha sonra diğer çocuklara da uygulamasıyla ortaya çıktı. İlk Montessori Okulu’nu 1907’de açmasının ardından yöntemleri ve bunların etkinliği kısa sürede birçok kişi tarafından benimsendi. Aslında, Maria Montessori sadece bir eğitim sistemi değil bir felsefe orta koydu. Öncelikli olarak okullarda bu yöntem yaygınlaştı ve dünyada birçok Montessori Okulu açıldı. Türkiye’de bu yöntemle eğitim veren birkaç tane okul öncesi kurum var artık ama henüz ilköğretim düzeyinde eğitim veren okul yok. Peki O’nun yönteminde insanları bu kadar etkileyen ne idi?
Montessori geleneksel eğitim anlayışından farklı olarak, çocuğun özgürleşmesi, bireyselleşmesi ve potansiyelini ortaya çıkarmasını önemsedi. Çocuğun belli kalıplara sokulması, dayatmalarda bulunma ve her yaş döneminden aynı şeyi bekleme Montessori yönteminin uzak durduğu noktalardan bazıları. Montessori, çocuklarla uzunca zaman geçirdikten ve onların her bir evrede farklı alanlara yatkın olduğunu gördükten sonra yöntemini oraya koydu. Öncelikle Montessori 0-6 yaş dönemindeki çocuğun zihnini emici zihin olarak adlandırıyor. Bu dönem çocuğun algısının çok açık olduğu ve zaten doğası gereği, kendiliğinden almaya, öğrenmeye hazır olduğu bir dönem. O yüzden sadece belli duyarlılık dönemlerini dikkate almak ve bu süreci desteklemek yeterli, öğrenmeleri için. Duyarlılık dönemiyle kastedilen belirli yetenek ve kazanımların belirli yaşlarda, eğer fark edilir ve desteklenirse, çok daha kolay elde edilmesi. Bu dönemler kaçırıldığında ileriki yaşlarda bu yetenekleri kazanmak çok daha zor ve çaba gerektiren bir uğraş haline geliyor. Duyarlılık dönemlerini şöyle sıralayabiliriz:
Hareket (0-1 yaş): Hayata yeni adım atan bebek, kasları geliştikçe kontrollü bir biçimde hareket etmeyi öğrenir. Rahatça hareket etmesine fırsat tanımak, denge sağlamayı öğrenmesi ve hayata daha sağlam tutunması açısından önemlidir. Bu dönemde bir çok anne baba bazen güvenlik bazen de hijyen endişesiyle çocuklarını yere bırakmaktan kaçınarak pusetten yatağa, yataktan kucağa alırken, aslında hareket özgürlüğünü kısıtladığının farkına varamıyor. Oysa çocukların yerde sürünmeye, adımlar atmaya, düşüp kalkmaya ihtiyacı var.
Küçük nesneler(1-4 yaş): Bu yaş döneminde çocuğu olanlar kolayca gözlemleyecektir. Küçük detaylarla uğraşmak, küçük objelerle oynamak oldukça ilgilerini çeker. İnce kasları geliştikçe el becerisi gerektiren birçok davranışta bulunabilirler. Bu duyarlılık döneminin farkında olmak ve desteklemek el-göz koordinasyonun gelişmesi açısından önemlidir.
Dil (2-4 yaş): Çocuğun dile duyarlı olduğu bu dönemde birkaç dili bir arada öğrenmesi sonraki yıllarda öğrenmesinden çok daha kolay oluyor. Yetişkinler ya da daha büyük yaş grupları aylarca, yıllarca çaba harcarken, bu dönemde uygun fırsatlar yaratarak, zorlamadan birkaç dil öğretmenin mümkün olabileceğini görüyoruz.
Düzen (1-4):Bu dönemde düzen konusunda daha hassas olan çocuklar zaten içten gelen bir şekilde düzen sağlamak istiyorlar. Hatta düzenleri bozulduğunda öfkeli ve hırçın olabiliyorlar. Biz yetişkinler için çok da önemli olmayan birçok aksaklık onları huzursuz edebiliyor ve bu durum duyarlılık dönemleri bilinmediğinde anlaşılmayabiliyor. Bu süreci desteklemek için yapılması gerekenler, çocuğun gündelik kullanım alanındaki eşyaları aynı şekilde ve aynı yerde bulundurmak, oyuncakları dağıldığında onu da teşvik ederek birlikte toplamak, onu haberdar etmeden düzeninde değişiklik yapmamak, uyku, beslenme ve gündelik ihtiyaçları için bir rutin oluşturmak ve olabildiğince bunu bozmamak olabilir. Aslında biz yetişkinler de düzenimiz isteğimiz ve bilgimiz dışında değiştiğinde, aradığımız bir şeyi yerinde bulamadığımızda huzursuz olmuyor muyuz? Çocuklar için de durum pek farklı değil. İleriki yaşlarda ‘neden bu çocuk bu kadar dağınık’ şeklinde yakınmaları olan birçok anne için aslında cevap burada gizli. Düzene duyarlı olduğu dönemi desteklemek ve yönlendirmek hem ilerisi için hem de aslında o dönemi huzurlu geçirmeleri için önemli. Aynı zamanda bir çok anne çocuklarının oyuncaklarıyla uzun süre oynamamasından şikayet eder. Çocuklar, oyuncakları karma karışık bir şekilde sepetlere tıkıştırıldığında oynamak konusunda çok hevesli olmayabilirler. Oynasalar da bir oyuncaklarıyla oynadıkları süre çok kısa olabilir. Bizim için de aynı durum geçerli değil mi? Dağınık bir masada çalışmanız gerektiğini düşünün ya da karışık bir mutfakta yemek yapmanız gerektiğini, keyif alır mısınız? Dikkat süreleri biz yetişkinlerden çok daha kısa olan çocukları düşündüğümüzde, bir aktiviteyle belli süre ilgilenmeleri ve oynamaktan keyif almaları için oyuncakların belli bir düzen içinde kategorilerine göre ayrılması ve çok sayıda oyuncağa aynı anda maruz kalmamaları gerektiğini söylüyor Montessori yöntemi.
Müzik (2-6 yaş): Bu dönem çocuğun müziğe karşı son derece hassas olduğu, ritm ve melodiye ilgi duyduğu bir dönem. Yine diğer dönemler gibi bu dönem de uygun bir şekilde desteklendiğinde var olan bir yeteneği keşfetmek ya da geliştirmek bir başka döneme göre çok daha kolay oluyor.
Nezaket kuralları (2-6) : Çocuklar en çok nasıl öğrenirler? Bazen istediğimiz bir şeyi bazen de hiç uygun görmediğimiz bir şeyi en çok da bizden görerek, bizi taklit ederek öğrenmezler mi? Çocuğun görgü ve nezaket kuralları açısından duyarlı olduğu bu dönemde, teşekkür etmek, rica etmek, yardım etmek gibi olumlu birçok özelliği doğru model olarak içselleştirmelerini sağlamak mümkün. Yakın çevresinden bu davranışları görüyor olması, bunları öğrenmesi için dayatmaktan ya da ‘hadi bakalım amcaya teşekkür et’ ya da ‘ hadi arkadaşına ver bakalım oyuncağını’ demekten çok daha etkili aslında.
Diğer kritik dönemler ve yaş grupları da şöyle sıralanabilir: Matematik (4-6 yaş),
Okuma ( 3-5 yaş), Yazı yazma (3-4 yaş). Matematik, okuma ve yazı yazma için şunu söylemek uygun olacaktır. Montessori yönteminde, bu becerileri edindirmek için zorlama yok. Sadece diğer kritik dönemler gibi bu yaş dönemlerinde de bu beceriler için özel hazırlanmış materyallerle, oyun içerisinde, kendiliğinden bu becerileri edinmeleri teşvik ediliyor.  Özet olarak duyarlılık dönemleriyle ilgili en önemli nokta, her duyarlılık döneminin bir sonu olduğu ve uygun şekilde her dönemi desteklemenin ileriki yıllarda çaba göstererek aynı becerileri edinmeye çalışmaktan çok daha kolay olacağı. Montessori yöntemini kısaca tanıtmaya çalıştım. Bir sonraki yazım bu yöntemin ev hayatına nasıl adapte edilebileceğiyle ilgili olacak.
Yararlandığım Kaynaklar:
Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir-Tim Seldin (Kitap)
http://digital.library.upenn.edu/women/montessori/method/method.html#XXI




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...