12 Haziran 2012 Salı

Okul Öncesi Hikaye Kitaplarında Toplumsal Cinsiyet


Geçen gün kardeşimle çocuk kitapları üzerine konuşuyoruz. Hem oğlumun hem de yeğenimin en sevdiği kitaplardan birisi Pati Yayınları’ndan ‘Oktay’ın Bir Günü’ isimli kitap. Bu serinin birçok kitabını almıştım. Gündelik hayatı anlattığı, somut, anlaşılabilir, canlı resimlerle bezenmiş hikâyeleri olduğu için tercih etmiştim. Ama şimdiye kadar dikkat etmediğim bir konuda kardeşim beni uyardı. ‘Farkında mısın bu kitapta anne kahvaltıyı hazırlıyor, bitince masayı topluyor, yere bir şey dökülünce anne süpürüyor, ben kızıma bunları okumak istemiyorum’ dedi. Açıkçası dikkat etmemiştim o ana kadar. Sonra eve gittiğimde göz attım. Hakikaten ‘toplumsal cinsiyet’ denen şey, yani biyolojik farklılıklardan bağımsız olarak ‘kadına’ ve ‘erkeğe’ toplumun yüklediği rollere uygun davranma, oldukça belirgindi bu kitapta. Sadece bunda değil elbette, bir çok okul öncesi hikaye kitabında. Sonra evdeki kitapları gözden geçirdim ve çoğunun anneyi benzer şekilde sunduğunu gördüm; ‘evi temizleyen, bulaşık, çamaşır v.s. yıkayan, çocukla ilgilenen’, baba ise ‘işe giden, çocuklarla sadece uzaktan ilgilenen ama bakım vermeyen, ev işleriyle ise uzaktan yakından ilgisi olmayan’. Bu benim açımdan neden önemli? Çünkü küçüklükten itibaren defalarca defalarca bu kitapları onlara okuduğumuzda aslında kafalarındaki ‘kadın’ ve ‘erkek’ imajını çoktan şekillendirmiş ve bir rol model sunmuş oluyoruz. Sonradan her ne kadar ev işlerinde paylaşımdan, kadının çalışma hayatındaki yerinden, erkeğin de kendi işini kendisi görebilmesi gerektiğinden bahsetsek de bu fikirlerin benimsemesi zor olabiliyor. O andan sonra alternatif aile modeli sunan kitaplar var mı diye düşünmeye başladım. Var ama ben mi bilmiyorum yoksa ‘toplumsal cinsiyet’ köklü bir şekilde yerleşmiş mi tüm okul öncesi yayınlara? Eğer sizin de bu konuda gözlemleriniz varsa ya da alternatif yayınlar biliyorsanız paylaşır mısınız?

2 Haziran 2012 Cumartesi

Rüzgar artık 2 yaşında!


Bu iki senede çok şey yaşadık birlikte, emek denen şeyi sen doğduktan sonra daha iyi anladım. Sabrı ve karşılık beklemeden sevmeyi de…Bu iki sene nasıl geçmiş diye düşünürken, senin hayatında neler var, nelerden hoşlanıyorsun, nelerden hoşlanmıyorsun bunları yazmaya karar verdim. İşte benim gözümden senin iki yaşın:

-Artık kimseye ihtiyacın olmadan yürüyor, koşuyor, atlıyor zıplıyorsun
- Bedenine hakim olmaya başladıkça güvenin yerine geldi, güvenin yerine geldikçe daha fazlasını denemek istiyorsun.
- Bu aralar favorin koltuktan camın önündeki sandığa çıkmak oradan da pencerenin önüne zıplamak. Dışarıya bakmaya çok heveslisin.
-Seni engellemekten kaçınıyorum ama bir yandan da yüreğimin ağzıma geldiği zamanlar oluyor. Tüm zıplama aktivitelerinden hoşlandığın gibi alışveriş merkezindeki zıplama alanından da çok keyif alıyorsun.  Yatakta zıplamaya da bayılıyorsun.
-Yatakta zıplarken geçenlerde yere düştün, çok ağlamadın ama biraz canın yandı sanırım.
-Birkaç kere de koltukta zıplarken düştün. Yolda koşarken düşmelerini saymıyorum bile :)Neyse ki önemli bir kaza atlatmadın ama artık tehlikeye daha açıksın. Daha cesaretli hareket etmenden memnun olsam da endişe hep yanı başımda bu aralar.
- Bir çok şey için ‘ Ben yapacağım, beni bırak’ diyorsun. Kendi kendine denemen hoşumuza gidiyor ama bazen kendi kendine yapmanın tehlikeli olacağı şeyleri yapmak istiyorsun. Kaynayan suyu dökmek,  makasla yürümek gibi. Eğer yapmayı denediğin şeyi yapamazsan çok sinirlenip 'olmuyor,olmuyor' diye ağlıyorsun.
-Ayakkabılarını çıkartmana ve giymene yardım ediyorum ama çıkarttıktan sonra alıp ayakkabı dolabına son zamanlarda kendin kaldırıyorsun.
-Oyuncaklarını bazen kendin topluyorsun bazen toplamak istemiyorsun.
-Önceleri kaydırak ve salıncağa mesafeliydin. Acaba ne zaman alışacak diye beklerken ve bir yandan teşvik ederken önce salıncağa alıştın ve bugün de ilk defa kendin merdivenlerinden çıkıp kaydıraktan kaymak istedin ve çok keyif aldın. Defalarca kaydın. Sanırım bundan sonra parktan çıkamayacağız :)
- Hayvanları hep çok sevdin. Onlarla temas halinde olmanın ne demek olduğunu bilerek büyüdüğüm için belki de senin de korkmamanı, onların karşılıksız sevgisini görebilmeni istedim. Sen korkma diye böcek, sinek ve kertenkeleye bile sevgi dolu yaklaşmaya çalıştım ve neyse ki sen de bir çok hayvana sevgiyle yaklaşıyor ve onlardan kaçmıyorsun. Bu aralar özellikle kedi gördüğün zaman peşine düşüyor elinle ‘pisi pisi’ diye çağırıyor, gözden kaybolduğu zaman da üzülüyorsun.
- Küçüklüğünden beri kahvaltı en sevdiğin öğün, bu aralar kahvaltını çoğunlukla kendin yapıyorsun. Hele tahin pekmezi çok seviyor, ekmeği batırdıkça ‘çok güzel, çok güzel’ diyorsun.
-Artık yemek istemediğin zaman ‘Doydum, kaldır’ diyorsun.
-Bu aralar ağaçtan meyve kopartarak yemek en büyük zevkin.  Anneannenin bahçesinden topladığın dutları iştahla yiyor ve bitince çok üzülüyorsun. Ellerin ve yüzün kıpkırmızı olana kadar yiyorsun. Yine bahçeden erik ve çilek kopartıp yemeğe bayılıyorsun. Henüz sevmediğin bir meyveye rastlamadım. Sanırım bu yönün babana benziyor.
- Bahçede çiçek sulamayı da çok seviyorsun. Ara sıra çiçekleri seviyor ara sıra da kopartıp bize getiriyorsun. Kopartmaman gerektiğini anlatmaya çalışıyorum ama bir sevip bir kopartmaya devam ediyorsun.
- Son zamanlarda inatlaşmaların arttı. İstediğin bir şey olmadığında seni sakinleştirmek çok zor oluyor. Bazen aynı şeyi defalarca tekrarlıyorsun. O anlar zor geçiyor.
-Bezinle yaşamaktan hala memnunsun. Tuvaletini yapacağın zaman ‘sen git’ diyorsun ve yakınında olmamızı istemiyorsun, bir köşeye gidip yapıyorsun çoğunlukla. Lazımlığa oturmanı teklif ettiğimde kısa bir süre oturup kalkıyorsun.
- Gece uykuların doğduğun zamandan beri hala aynı düzeninde devam ediyor. Çoğunlukla akşamları 8-9 arası uyuyorsun. Gece bazen uyanmıyorsun bazen bir kere uyanıyorsun. Uyandığında mutlaka beni istiyorsun. Gündüz ise bir kere yaklaşık 1 saat uyuyorsun.
-Yeni bir ortama girdiğinde önce bir süre bekliyor, gözlemliyor sonra harekete geçiyorsun. Güneş en çok vakit geçirmekten hoşlandığın arkadaşın. Bu aralar uzakta. Gün içinde defalarca fotoğrafına bakmak istiyorsun.
-Yetişkinlerle vakit geçirmek de hoşuna gidiyor. Yine önce duraklıyor, bir süre bekliyor ve eğer karşındaki sana sıcaklık gösterirse onunla iletişime geçiyorsun.
-Ten teması kurmaktan, sarılmaktan ve öpmekten hoşlanıyorsun genelde. Bu aralar sıklıkla kendiliğinden sarılıyor ve öpüyorsun beni ve seninle ilgilenen kişileri.
-Bu aralar aramızdaki bağ iyice kuvvetlendi. Senin için önemli olduğumu daha çok hissediyorum. Bir yere giderken gitmemden pek hoşlanmıyorsun bazen ‘gitme’ diyorsun ama genelde sorun etmiyorsun.
- Birlikte vakit geçirmekten hoşlanıyoruz.  Parka, yürüyüşe, alışverişe gidiyoruz. Evde aktiviteler yapıyoruz, şarkı söylüyoruz, kitap okuyoruz.
- Kitaplarını tekrar tekrar okutmaktan hoşlanıyorsun. En çok ‘Oktay’ın Bir Günü’ kitabını  ve Meraklı Minik dergilerini okumamı istiyorsun.
-Top oynamayı, balonla oynamayı, uçakları seviyorsun.
-Yeni yeni hayali oyunlar oynamaya başladın. Hayali olarak yemek yapıyorsun. Malzemelerini koyup karıştırıyorsun.Yaptığın yemekleri bize  getiriyorsun. Ne yaptın diye sorunca çoğunlukla 'ıspanak' diyorsun.
- Hayali olarak alışveriş yapmayı da çok seviyorsun. Biz hayali para veriyoruz sen hayali armut veriyorsun. sen para verdiğinde ben armut veririsem, soyup vermemi istiyorsun :)
-Resim yapmaktan çok hoşlanmıyorsun sanki. Müzik dinlemeyi ve orgunu çalmayı seviyorsun. Müzik dinlemek istediğin zaman kendin gidip çalıştırıyorsun.
-Babanla ve diğer aile fertleriyle vakit geçirmekten de çok hoşlanıyorsun. Özellikle babanla aranda çok güzel bir bağ var.
-Ve bu aralar söylenenleri tekrar etmekten çok, kendi cümlelerini kendi değerlendirmelerini oluşturuyorsun. Ama anlamadığım bir dilde konuşmaya da devam ediyorsun hala :) Sorduğun sorular fazlalaştı. Çevrendekileri tanımaya çalışıyorsun.
-Bize 'annesi' ve 'babası' diye seslenmeyi tercih ediyorsun. Bazen de 'Seyyaaa' ve 'Birkan'.
-Durup dururken ‘anne ne güzelsinn’ diyorsun bu aralar, buna bayılıyorum.
-Bugün de ‘Bitaneeem’ diye seslendin ilk kez. Duyduklarım her gün beni şaşırtıyor, duygulandırıyor.
Ve en önemlisi her gün büyüyorsun.  Her gün değişiyorsun ve iyi ki bu değişime tanıklık ediyorum. İyi ki doğdun oğlum, iyi ki varsın….


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...