24 Mart 2012 Cumartesi

Çocuk Gelişimi Seminerleri-2 ‘Çocuklarda Sağlıklı Beslenme ve Uyku Alışkanlıkları’


Yeniden bir seminer duyurusu yapıyor olmaktan dolayı heyecanlıyım. Üstelik bu kez heyecanım daha fazla çünkü sevgili Hilal’in ‘Çocuk Gelişimi Seminerleri’ adı altında verdiği ilk seminerden sonra, seminer serisinin ikincisiyle ama benim vereceğim ilk seminerle karşınızda olacağım. Uzun zamandır paylaşmak istediğim iki konuyu sizlerle paylaşacağım. İşte duyurusu:

Çocuk Gelişimi Seminerleri-2
‘Çocuklarda Sağlıklı Beslenme ve Uyku Alışkanlıkları’
Doğumdan itibaren ebeveynlerin kafasını en çok kurcalayan iki konu beslenme ve uyku düzenidir. Çocuğumuzun ne kadar yemek yediği, neleri yemesi gerektiği, neden yemediği, nasıl uyuması gerektiği, bazen neden daha az uyuduğu, gece uykularındaki düzensizlikler kafamızı meşgul eder.
Peşinden koşturmadan yedirmenin uygun bir yolu yok mu?, Neden yemeye karşı dirençli? Yemek seçme hakkı olmalı mı? Hem onu hem kendimizi yormadan beslenme düzeni oluşturabilir miyiz?
Ne kadar uyumalı? Uykuları neden düzensiz? Neden bazen daha az uyuyor? Gece uykuları için bir rutin nasıl oluşturabilirim? sorularına cevap aramak ve başka anne-babaların deneyimlerini paylaşmak için Uzman Psikolog Serra Görgün’ün konuşmacı olduğu  ‘Çocuklarda Sağlıklı Beslenme ve Uyku Alışkanlıkları’ adlı seminere davetlisiniz.

Tarih:
15 Nisan 2012,Pazar
13.30-16.00
Yer:
Tevfik Serdar Kültür Merkezi
Maraş cad.No:14 (Eski Merkez Bankası binası) Trabzon
            Kayıt ve bilgi almak için:
      0 462 3213242 serragorgun@yahoo.com
        
 * Katılım kontenjanla sınırlıdır;  kayıt yaptırmak zorunludur.
**Kayıtlar Tevfik Serdar Kültür Merkezi tarafından alınmaktadır.

Serra Görgün, Uzman Psikolog
1979 Trabzon doğumludur. İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü 2003’de ‘bitirdi. Lisans eğitiminin son senesinde İstanbul Tıp Fakültesi’nde ‘Bağımlılık Terapisi’ eğitimi aldı. Aynı sene İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bağımlılık Polikliniği’nde çalışmaya başladı ve iki sene burada Bağımlılık Danışmanlığı yaptı. 2005’den itibaren Karadeniz Teknik Üniversitesi ‘nde öğrencilere ve personele danışmanlık hizmeti vermektedir. 2010 yılında K.T.Ü’de Sağlık Psikolojisi Yüksek Lisans’ını ‘Madde kullanımı ve anne babaya bağlanma biçimleri’ konulu tez çalışmasıyla tamamlamasının yanı sırsa 2010-2011 eğitim döneminde K.T.Ü. Hemşirelik Bölümü’nde ders vermiştir. Kasım 2011’den itibaren çocuklara yönelik ‘Trabzon Oyun Grubu’ adı altında gelişimi destekleyici anneli oyun grupları düzenlemektedir. Aynı zamanda K.T.Ü. Engelli Öğrenci Birimi’nde çalışmalarını sürdürmektedir. Evli ve bir çocuk annesidir.www.serragorgun.blogspot.com

2 Mart 2012 Cuma

Anneyim Öyleyse Mükemmel Olmalıyım!

‘Anne dediğin her şeye yetişmeye çalışır’,’Süper güçtür anne, yemez yedirir, giymez giydirir’. Annelikle ilgili kafamızda ne çok imaj var değil mi? Henüz daha çocukken evcilikte ‘annecilik’ oynarken, kız çocuklarının neler yaptığını gözünüzün önüne getirmeye çalışın: yemek yapar, bebeği pışpışlar, yıkar, uyutur. Hayatın provasıdır aslında yaptıkları. Annelerini gözlemlerken ‘kadın olmaya, anne olmaya’ dair zihinlerine kazıdıklarıdır.

Evlenince, bir de çoluk çocuğa karışınca, evcilik oynarken taklit edilen davranışlar bir bir gerçeğe dönüşür. Dönüşür dönüşmesine de gerçek hayat evcilik oynamak gibi değildir. Gerçek hayatta oyun bitince herkes evine dağılmaz, bebekler bir kenara bırakılmaz, hayali yemekler dökülmez. Her gün yeniden ve yeniden aynı tempo devam eder, tüm gerçekliğiyle…

Henüz yeni anne olmuş bir kadın hassastır, alıngandır, hormonlar tepetaklak olmuştur. Kendini tüm evin sorumluluğunu alacak gibi hissetmiyordur belki de. Oysa hamilelik döneminde pompalanan düşünceler tam tersidir: ‘Annelik mükemmel bir duygu’, ‘Bebeğini öyle seveceksin ki dünyadaki hiçbir duyguya benzemeyecek’ ‘Kucağına aldığında tüm sıkıntıların dinecek.’Her ne kadar bu duyguların kişiden kişiye değiştiğini, doğum sonrası hassas bir dönem yaşanabileceğini hatta bunun doğum sonrası depresyona kadar gidebileceğini bilsem de, anne olduğumda bu duyguları hemen yaşayamadığım, ‘kucağıma aldığım anda tüm sıkıntılarım dinmediği’ için kendimi ne kadar kötü hissettiğimi hatırlıyorum. Sıkıntılarım dinememişti çünkü zor bir doğumdan sonra, günlerce yoğun ağrılar duydum. Hissettiğim acı, bebeğime odaklanmamı güçleştiriyordu. Çevremden ise şunu duyuyordum ‘Haydi toparlan artık.’İyi niyetle söylenen bu söz beni daha da zorluyordu. Söylenen ve bilinenlerin aksine birçok kadının benzer şeyler yaşadığını biliyorum.

Bebeğe duyulan sevgi, kurulan bağ düşünülenin aksine bir anda değil çoğunlukla zamanla oluşur. Paylaşımlar arttıkça, hormonlar yatıştıkça, acılar dindikçe….Eğer bu süreçte yardım eden birileri, paylaşımda bulunabileceğiniz bir eş varsa hayat daha da kolaylaşır. Her şeyi ben yapmalıyım, hem işe hem eve hem diğer çocuklara yetişmeliyim düşüncesi bir zaman sonra içinden çıkılmaz bir hale sokar kadını. Tükenmişlik duygusu içinde her şeyi yapmaya çalışırken, hiçbir şey yapmak istemez halde bulabilirsiniz kendinizi. Bir de bu düşünceye eşlik eden beden ağrıları varsa, bir şeyler kötü gidiyor, bir yerlerde bir yanlış var demektir.

İş o noktaya gelmeden önce iyi bir planlama yapmak işe yarayabilir. Gerektiğinde yardım istemek, yapılması gerekenleri bir sıraya koymak, gerçekten gerekli olanlara öncelik vermek iyi olacaktır. Bırakın arada dağınık kalsın eviniz. Gerçekten ihtiyacınız dinlenmek ve belki de bir kahve eşliğinde film izlemek ve yeniden şarj olmaksa, hislerinize kulak verin. Çocuklar ‘mükemmel’ değil, kendilerine güler yüzle yaklaşan, huzurlu anneler görmeyi tercih ederler, emin olun.





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...